İnsan doğası gereği dengeyi sever. Bu denge, her konuda duyulara ve duygula hitap eder. Örneğin bir masanın ayağı dengesizse, bu rahatsızlık verir. Yine aynı şekilde bir masanın üzeri oldukça dağınık ise rahatsızlık verir, toplama gereksinimi duyar, dürtüleri daima harekete geçirir. Böyle bir masa üzerinde çalışması zordur. Elinden bir şey gelmiyorsa uzaklaşır. Bir çözüm olduğunda onu uygular.
İşte bu örnekteki gibi kendi vücudunda dengesizce artan kilo yada azalan kilolar, görünüş itibariyle rahatsızlık verici boyuta ulaşabilir. Fakat burada dikkat edilmesi gereken asli konu denge değildir.
Zira bunun olabilmesi için Obezite sınırlarında, yada o sınırları aşmış olmak gerekir ki, bu zaten bir çeşit hastalıktır. Hastalıkların hepsi de dengenin bozulmuş olmasındandır.
Şok Diyetler Vücudun Dengesini Bozar
Bu husustan başka birde, insanın alışkanlık hali vardır ki, yaşamsal olan ile biyolojik olan alışkanlık gibi farklılar sayılabilir. İşte kilo probleminde, vücudun alışılageldik durumunu hızla değiştirmek için dışarıdan müdahalede bulunmak, vücudu şoklamak gibi algılanabilir.Bununla ters tepki verildiği gözlemlenebilir. Faydası olduğu gözlemlenebilir. Vücut, tabii olarak değişebilir. Ancak bu birçok zararı beraberinde getirebilir.
İşte bu gibi durumlar gözetilmesi gerekir. İnsan bir an önce dengesizliği düzeltmek isterken doğabilecek sorunları göz ardı eden bir sıkıntı halindedir. Hemen kurtulmak ister. Bu istekleri uygularken en önemli adım dengeyi bozmamaktır. Duygularınıza hakim olamadığınız da, dengesiz bir adım atıp metabolizmamıza ve dahi bütün vücut fonksiyonlarımıza aşırı yük bindirmiş oluruz.
Bu gibi durumlar bilimsel olarak yaklaşıldığında daha fazla detay ve daha fazla risk barındırır. Bu konuları göz ardı etmeyerek, detaylara fazla girmeden sonuç odaklı düşünecek olursak.
Şok tedavisi sayılabilecek şok diyetler, haricen alınan ilaçların; gelişigüzel ve doktor kontrolü olmadan alınması, doktor kontrolünde dahi olsa, kilo kontrole dayalı üretilmiş, ilaç ve besinlerin gereğinden kat kat fazla alınması, besin değerleri, alınan kalori dengesine bakılmaksızın gereğinden fazla egzersiz ve sporla sarf edilen efor.
Yine hızlı kilo verdiren diyetlerle, kimi zaman düşük kalori, kimi zaman da düşük karbonhidrat yada daha çeşitli uygulama yöntemleri ve bunların doktor kontrolünde yapılması gerekliliğinin göz ardı edilmesi. örneğin; "28 kilo fazlam var ben 3 aydan daha az sürede bunu eritirim" düşüncesiyle, harekete geçip, aylık verilmesi gereken maksimum kilonun 3-4 katı daha fazla kilo vermek. İşte bu ve sayılabilecek diğer durumlar dengeyi bozar..
Nasıl ki, masa örneğinde 1 ayağı kısa olan masa yerinde duramıyor ve üzerinde çalışılamıyor rahatsızlık veriyorsa, aynı şekilde ; hızla kilo verdiğinizde, vücudunuzda bir şeyler eksik olacaktır.
Ayağı kısa masanın altına sabit dursun diye kağıt, tahta bişe yler koyarız ya hani,
İşte tamda bu gibi bir hareketle, beynimiz eksiklik olan bölgeye yoğunlaşır. Vücudumuz dengeyi korumak için harekete geçer. Vücudun bir kısmında fazla olan, yada önem derecesi düşük olan organlardaki ihtiyaç duyduğu şeyi, oradan daha önemli olan diğer organlara taşır.
Mesela eksik su olduğunda hassasiyeti olan bölgelere su taşınması işlemini beyin fonksiyonları otomatik olarak gerçekleştirir. Buda kendisinden su alınan bölgenin savunmasını düşürür. Hastalıklara sebep olur.
Her Zorluğun Yanında Bir Kolay Yol Vardır
İşte bu örnekleri dikkate alarak dengemizi koruyabilmek adına hareketimizi uygun olanıyla değiştirmeliyiz. Yani geçmiş dönemlerde zayıflama hapları olarak piyasada satılan ürünleri yukarıda saydığımız sebeplerle fazlaca kullanarak hayatını kaybedenleri, daha başka kalıtsal hastalıklara kapı açanları unutmayalım.
Siz siz olun Sağlığınız hiçe sayacak bir düzeltme yolunu seçmeyin. İçinde bulunduğunuz zor durum için ancak söylenebilecek şey her zorlukla birlikte bir kolaylık olduğudur. Belki bunu siz fark edemezsiniz, lakin muhakkak bir kolay yol vardır.
Yorumlar
Yorum Gönder